Deprem kimin umrunda rant şahane 84.6 milyar dolar

Ali Can POLAT

Kahramanmaraş depremlerinin 2’nci yıldönümünde komşumuz Yunanistan, deprem korkusuyla adalarını boşalttı. Tüm bunlar Türkiye’yi sarsacak olan büyük İstanbul depremine dair endişeleri tetikledi. İstanbullunun depremde sığınacağı boş alan kalmadı. AKP’nin İstanbul’u yönettiği 25 yılda; imara açılan yeşil alanlar, askeri bölgeler, orman vasıflı arazilerin yanı sıra fonksiyonu değiştirilerek kat sayısı artırılan bölgelerde toplam 84.6 milyar dolarlık (bugünkü kurla 3 trilyon 114 milyon TL) rant yaratıldığı görüldü. Uzun lafın kısası iktidar İstanbulluların can güvenliğini 84.6 milyar dolara sattı.

DEĞİŞTİRİP YÜKSELTTİLER

İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) raporlarına göre İstanbul’da 17’si park, 8’i askeri alan, 7’si orman alanı olmak üzere toplamda 32 alanın imara açıldığını belirten İPA Başkanı Buğra Gökçe, “3 milyon 650 bin metrekarelik park ve askeri alanda toplamda 16 milyon 112 bin metrekare inşaat yapıldı. 2 milyon 846 bin metrekarelik orman alanına 751 bin metrekare inşaat yapıldı. Bunların yanı sıra 3 milyon metrekarelik alanın da fonksiyonu değişti ve ek katlarla 10 milyon 514 bin metrekarelik inşaat yapıldı. İstanbulluya nefes aldıracak, bir felaket anında sığınmasını sağlayacak alanlar betona gömüldü, konut mezarlığı oluşturuldu” dedi.

BOŞ ALANLAR TALAN EDİLDİ

Tüm bu boş alanlar talan edilirken İstanbul’un nüfusunun da 7.5 milyon kişiden 16 milyon kişiye çıktığını hatırlatan Gökçe şunları söyledi: “Kendileri bile itiraf etti, ‘ihanet mi ettik acaba’ dediler. Kaynakları deprem güvenliğine ayırmak yerine ‘güçlü yapı’ adı altında yeni konutlar yaptılar. Ama bu konutlar hep lüks konut oldu. Kamu kaynaklarını depreme kullanmak yerine kişisel rantlara harcadılar. Gerçek riskli yapılar ve kamu yapıları unutuldu. 6 Şubat depreminden sonra İstanbul’da 100’e yakın okulda eğitime ara verildi. 25 yıldır bu okulları kaderine terk ettiklerini fark ettiler. Bütçeyi KKM’lere, gitmediğimiz hastanelere, geçmediğimiz köprülere aktardılar. Bütçenin depreme aktarılması gereken kısmını kendilerine reklam yapacaklarını düşündükleri projelere aktardılar.”

AÇILAN DAVALAR SÜRÜYOR

İstanbul’da İBB tarafından açılan davaların sürdüğü birçok alan daha bulunuyor.

– Başakşehir Şehit Piyade Uzman Çavuş Ahmet Öztürk Kışlası,

– Tuzla Piyade Okulu,

– Tuzla 3. Jandarma Tabur Komutanlığı,

– Ümraniye Akaryakıt İkmal ve Nato Pol Tesisleri,

– Sancaktepe Askeri Alan,

– Kartal Soğanlık Askeri Alan,

– Esenler Topkule ve Baştabya Kışlası,

– Sancaktepe Askeri Alan,

– Arnavutköy Yassıören Askeri Alanı gibi birçok alanda belediyenin mücadelesi sürüyor.

42 BİN KİŞİ DEPREMDE SIĞINABİLİRDİ, AVM OLDU

İnşaat Mühendisleri Odası’nın verilerine göre 1999-2003 arasında deprem toplanma alanı olarak belirlenen ancak sonra imara açılan noktalar arasında Torun Center’ın yükseldiği Ali Sami Yen Stadı, Zorlu AVM’nin yer aldığı Karayolları 17’nci Bölge Müdürlüğü arazisi, Akasya AVM’nin yer aldığı Acıbadem’deki eski Otosan Fabrikası arazisi, Bakırköy’deki Marmara ve İstanbul Forum AVM’nin arazisi bulunuyor. İstanbul’da 42 bin 200 kişinin deprem sonrası barınma ihtiyacını karşılayabileceği alanda, 95 adet AVM bulunuyor.

YEŞİL ALAN KALACAK DEDİLER ZENGİNLER ÇÖKTÜ

Deprem sonrası için toplanma alanı olarak belirlenmese de iktidarın ‘yeşil alan olarak bırakma sözü verdiği askeri alanlar da İstanbulluların deprem sonrası sığınabileceği alanlar arasındaydı. Ancak rant hırsı bir kez daha deprem gerçeğini görmezden geldi ve bu alanları paraya çevirdi. Deprem sonrası sığınılabilecek toplam 7 bin 39 hektarlık alanda bugün zenginlerin lüks konut ve villaları bulunuyor. İBB’nin bu alanlara karşı açtığı davalar sürerken Çevre ve Şehircilik Bakanlığı her gün yeni imar planlarıyla inşaatların durmasını engelliyor.

ASKERİ ALAN AĞAOĞLU’NA VERİLDİ

Askeri tesis yapımı karşılığında TOKİ’ye devredilen Maslak Ayazağa’daki arazi, yıllar sonra Ali Ağaoğlu’nun lüks konut projesi Maslak 1453’e verildi. Belediye ve TMMOB tarafından açılan davalarla proje durdurulurken, inşaatın devam etmesi için seferber olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 7 kez imar planı değiştirdi. Projede 1+0 daireler 6 milyon TL’den başlarken 4+1 daireler 49 milyon TL’ye satılıyor.

HER YERİ BETONA GÖMDÜLER

‘Sokağa inin iş yapın! İstanbul 25 senedir depreme hazırlanamadı’

Görür: İstanbul’u felaket bekliyor, barajlar yıkılacak

– Depremin ne zaman olacağı biliniyor

– Öyle kurumlara öyle bütçeler veriyor ki inanamazsın

– Az yol yapsın, az müteahhitlik hizmeti yapsın

– Birazcık fazla deprem hazırlığı yapsın

Naci Görür ‘Depremin ne zaman olacağı biliniyor’ dedi.

Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, 6 Şubat depremlerinin yıl dönümünde İstanbul uyarısı yaptı. Görür, “Sokağa inin, iş yapın. Devletle belediye, halk bütünleşir, yumruk gibi olursa biz İstanbul’u 10-15 senede depreme hazırlarız, 25 senedir hazırlayamadık. 25 senede değil İstanbul, Türkiye’nin tümü depreme hazırlanabilir” dedi. Prof. Dr. Naci Görür şunları söyledi:

– 99 Kocaeli depremi olsun, Van depremi olsun, Maraş, Hatay depremi olsun bizim bu depremlerden yeterince ders aldığımızı söylememiz mümkün değil.

DEPREMİN ZAMANI BİLİNİYOR

– İstanbul depreme büyük ölçüde hazır değil. İstanbul’da ne zaman deprem olacağı, nereyi nasıl etkileyeceği, İstanbul’un bileşenlerinin nasıl zarar göreceği bugün için bilim dünyası tarafından ve yerel yönetimler tarafından bilinmektedir.

– İstanbul’da barajların yıkılacağını düşünüyorsanız ki ben düşünüyorum bazı barajların yıkılacağını. Bunlar için daha şimdiden, deprem olmadan, barajlar yıkılmadan Devlet Su İşleri ile oturur İSKİ, barajlar konusunda bir anlaşma yapar. Onlar da mevcut barajları gözden geçirir, zayıf olanları güçlendirir, yıkılacağı yıkar, yeniden yapar. Deprem geldiği zaman o barajlar da yıkılmaz. Yani depremden önce bunu yaparsın.

yeter ki niyet olsun

– Türkiye’nin parası pulu mu yok, çok. Öyle kurumlara öyle bütçeler veriyor ki inanamazsın. Az yol yapsın, az baraj yapsın, az müteahhitlik hizmeti yapsın. Birazcık fazla deprem hazırlığı yapsın. Ülke bunu yapabilir. Yeter ki niyeti olsun. Bu niyetinin olması için de siyasilerin, halk gözetim ve denetiminde olsun. Yoksa Türkiye’nin geleceği yok demektir. (ANKA)