“`html
Türkiye Hükümeti’nden Gizli Mahkeme Kararı: Netanyahu ve El Beşir Çelişkisi
Son günlerde, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, halkının bilgisine sunmadığı kritik bir mahkeme kararını gündeme taşıdı. Fatih Altaylı, geçtiğimiz hafta kaleme aldığı yazıda dikkat çekici bir çelişkiyi sorguladı. Konu, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında verdiği uluslararası tutuklama kararı.
Altaylı’nın Çarpıcı Soru: El Beşir’in Durumu Ne Olacak?
Fatih Altaylı, Türkiye’nin bu kararı coşkuyla karşıladığını belirterek, “Bu karar eleştirilemez, doğru bir tutum” dedi. Ancak aynı mahkemenin geçmişte Sudan’ın Devlet Başkanı Ömer El Beşir için de benzer bir karara imza attığını hatırlattı. El Beşir, 300.000 kişinin ölümüne sebep olduğu iddialarıyla yargılanmış ve tutuklama kararı çıkmıştı.
Netanyahu ve Erdoğan
Fatih Altaylı’nın Sorusu ve İhlal Edilen İlkeler
Bugün Netanyahu için alkış tutan Ankara’nın, önceki yıllarda El Beşir’i defalarca ağırlaması dikkat çekici bir çelişki yaratmaktadır. Altaylı, bu durumun ilkesizlik olduğunu savundu. Fakat bu yorumda eksik bir nokta vardı.
Üç Tutuklama Kararı Ama Sadece İki Kişi Ciddiye Alınıyor
AKP Sözcüsü Ömer Çelik, mahkemenin verdiği kararlar için “Bu iki kişi er ya da geç savaş suçundan hesap verecek” ifadesini kullandı. Ancak, bu konuşmaların gölgesinde, o günkü kararda aslında yalnızca Netanyahu ve Gallant’a değil, Muhammed Deif isimli Hamas liderine de aynı suçlamalarla tutuklama kararı verildiği gerçeği gizleniyor. Mahkeme, bir değil, üç kişi için karar almıştı. Fakat bu durum kamuoyundan saklanıyor.
Netanyahu ve Gallant
Bir Gizli Karar Ortaya Çıkıyor
Bir gün önceki karar, Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant’ın “Gazze’de insanlığa karşı savaş suçu işlemekten” yargılanmasına dair bir tutuklama kararıydı. Bu karar, dünyanın pek çok ülkesinden büyük destek gördü ve Netanyahu artık birçok kişinin gözünde bir savaş suçlusu olarak kabul ediliyor.
Muhammed Deif
Hamas Liderine Verilen Aynı Suçlama
Hamas lideri Muhammed Deif’e de aynı gün “İnsanlığa karşı savaş suçu işlemek” suçundan tutuklama kararı çıkarılmıştı. Fakat bu durum medyada yeterince yer bulmadı. Netici olarak, iki kararı birlikte değerlendirdiğimizde, her iki tarafın da suçlu olduğu mesajı açığa çıkıyor. Hem Netanyahu hem de Hamas, savaş suçu işlemekle itham ediliyor.
Uluslararası Af Örgütü’nden Dualite Vurgusu
Bu durum sadece Uluslararası Ceza Mahkemesi ile sınırlı değil. Uluslararası Af Örgütü web sitesinde de bu konuyla ilgili açıklamalara ulaşabilirsiniz. Örgüt, tarafların her ikisinin de suçları olduğunu vurguluyor.
Ankara’nın Resmi Görüşü Ne Olacak?
Türkiye’nin Hamas konusundaki resmi görüşü ise oldukça çelişkili. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hamas’ı sıklıkla “terör örgütü değil, Filistin halkının temsilcisidir” diye değerlendiriyor. Ancak her resmi yetkili bu görüşü paylaşmamaktadır.
Türkiye’nin Kararı: Hamas Büro Açabilir Mi?
Şu an Türkiye, Hamas’ın yeni bürosunu açmayı düşünüp düşünmeyeceği sorusuyla karşı karşıya. Herkes, uluslararası dengelerin etkisiyle bu kararın nasıl şekilleneceğini merak ediyor. Hamas’ın Türkiye’ye yönelmesi, Ankara’da tartışmalara yol açabilir.
Mahkeme Kararlarının Etkisi
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin aldığı bu üç tutuklama kararı, kamuoyundaki tartışmaları daha da arttırabilir. Sonuçta, net bir siyasi tavır sıkıntısı yaşanıyor. Resmi kanalların sessizliği, yalnızca endişeyi artırıyor.
Putin’in Temsilcisi Ağzından “İşgal” İfadesi Düşüyor
Son olarak, Rusya’nın Suriye temsilcisi Aleksander Lavrantyev, Türkiye’yi TASS’a verdiği mülakatta “işgalci devlet” olarak nitelendirdi. Bu, artık duygusal dış politikaların Türkiye’ye pahalıya mal olduğunu gösteriyor. Kazanan taraf olmak herkesin hayali, fakat bu tarz bir politika ile bu hedefe ulaşmak oldukça güç görünüyor.
“Doğal gıdaya ulaşmanın bir yolu var!”
|
“`